6 Ağustos 2008 Çarşamba

Chuck Berry Geliyor!!!


O, rock ‘n’ roll’un yaşayan tarihi. Hatta John Lennon ‘a göre, eğer rock ‘n’ roll’un başka bir adı olsaydı, bu kesinlikle “Chuck Berry” olurdu.

15 Ağustos’da ülkemize gelecek 82 yaşındaki efsane müzisyen Chuck Berry, yaşayan yaşamayan nerdeyse bütün rock ikonlarının ilham kaynağı; The Beatles, Rolling Stones, The Beach Boys, The Who, Bob Dylan... Zaten Rolling Stones grubunun ilk single’ı da bir Berry cover’ıydı: “Come On”. Onun dışında, Beach Boys’un “Surfin’ USA” hitinde bariz bir “Sweet Little Sixteen” havası olduğunu, Bob Dylan’ın “Subterranean Homesick Blues"u yazarken “Too Much Monkey Business”dan etkilendiğini, Paul McCartney’in ise “Back in the U.S.S.R.”ı “Back in the U.S.A.”in parodisi olarak yazdığını da söylemeden geçmeyelim. Tam bir “sahne adamı”olan Chuck Berry, ünlü ördek yürüyüşüyle de (duck walk) AC/DC gitaristi Angus Young’ın idolü olmuştu.

Amerikalı müzisyen Chuck Berry, yani Charles Edward Anderson Berry, 6 çocuklu bir ailenin 3 numarası olarak 1926 yılında Missouri’de dünyaya geldi. Küçük yaştan beri müzikle iç içe olan Berry rivayete göre; 1941 yılında, yani liseye giderken bir okul partisinde sahneye çıkar ve “Confessing the Blues”u söylemeye başlar. Arkadaşı Tommy Stevens da ona gitarıyla eşlik eder. Stevens’ın çalışından çok etkilenen Berry de o günden sonra bir gitar edinir ve kendi kendine öğrenmeye başlar.

1950’lerin başında çeşitli kulüplerde farklı gruplarla birlikte müzik yapmaya başlayan Berry, sahnede daha çok Nat King Cole ve Muddy Waters şarkıları söylüyordu. 1955 yılı Mayıs ayında Chicago’ya gidip hayranı olduğu Muddy Waters’la bizzat tanışan Berry, ondan aldığı referans’la Chess Records’dan Leonard Chess’le bir görüşme ayarladı ve plak anlaşması da imzalandıktan sonra Berry’nin ilk hiti olacak “Maybellene” piyasaya sürüldü. “Maybellene”in 1 milyondan fazla kopya satması ve “Billboard Rhythm & Blues” listesinde 1 numaraya yerleşmesiyle, Chuck Berry de yavaş yavaş müzik dünyasında ismini duyurmaya başlayacaktı.

50’lerin ikinci yarısının Berry’nin altın çağı olduğunu söylemek mümkün. “Roll Over Beethoven”, “School Days”, “Rock and Roll Music”, “Sweet Little Sixteen”, “Johnny B. Goode” derken Berry şöhret sarhoşluğunu yaşamaya başladı, bu arada bir-iki skandalı ve hapis macerası oldu ama o, 60’larda yıldızını tekrar parlatarak "No Particular Place To Go", "You Never Can Tell", ve "Nadine" single’larıyla yine önemli liste başarılarına imza attı. 80’lere gelindiğinde toplama albümlerle birlikte yirmiyi aşkın albümü ve elliden fazla hiti vardı, en büyük eseriyse rock ‘n’ roll müziğine ve kültürüne yaptığı katkılardı. Berry, 1984 yılındaki Grammy Ödülleri Töreni’nde “Ömür Boyu Başarı” ödülüne layık bulundu. 1986 yılında, “Rock ‘n’ Roll Hall of Fame”e kabul edilen ilk müzisyenler arasında Elvis Presley, James Brown, The Everly Brothers, Little Richard, Fats Domino gibi isimlerle birlikte yine Chuck Berry’nin adı vardı. 2000'li yıllarda ise, Chuck Berry’yi Rolling Stone Dergisi’nin “Tüm Zamanların En Büyük Müzisyenleri”, “Tüm Zamanların En İyi Gitaristleri” gibi listelerinde hep “ilk 10” arasında görecektik.

Son stüdyo albümünü 1979 yılında yayınlayan Berry, 1948 yılından beri yani tam 60 yıldır aynı kadınla, Themetta Suggs’la evli ve çiftin 4 çocukları var. Berry bir süredir, St. Louis yakınlarındaki bir restoranda her Çarşamba gecesi sahneye çıkıyor ve hiç bitmeyen enerjisiyle, hiç vazgeçilmeyen hitlerini seslendiriyor. Bu yılın başında çıktığı Avrupa turnesine Türkiye’yi de dahil eden Berry’yi ve adeta konuşturduğu Gibson’ını izlemek için sabırsızlanıyoruz. Tabii “Johnny B. Goode” eşliğinde dansetmek için de...



CHUCK BERRY İSTANBUL KONSERi 15 AĞUSTOS CUMA PARKORMAN’DA!