17 Haziran 2008 Salı

Pete Best...

Babanızın eskiden bir Beatle olduğunu okuldaki arkadaşlarınızdan öğrenseniz ne yapardınız? Bu soruyu aslında Pete Best’in kızına sormak lazım... İşte Beatles grubunun ilk davulcusu Best’in, rockstarlıktan fırıncılığa uzanan ve mutlu son’la biten hikayesi...



Son uçak yolculuğumda yanıma oturan ve Alman asıllı bir Amerikalı olduğunu sonradan öğrendiğim 73 yaşındaki Michael, benimle sohbet etme çabasında... Genç ruhlu yaşlılara özgü çapkın bakışlar ve sportif görünüme sahip bu sevimli “amca”, başlıyor hayat hikayesini anlatmaya; ailesiyle anlaşamadığı için Hamburg’dan 20’li yaşlarında ayrılmış, Washington’a gelmiş, Fransız bir karısı, MIT’de okuyan bir kızı varmış, evinde televizyon olmadığı için sürekli kitap okurmuş, bahçesindeki çiçeklerle ilgilenirmiş, vs. “Tamam” diyorum kendi kendime; “Bana önümüzdeki 10 saat boyunca huzur yok...” Daldan dala atlayan Michael, sonunda konuyu müziğe getiriyor ve ben de Hamburg’un müzik dünyası açısından ne kadar önemli bir şehir olduğunu söylüyorum, öyle ya, Beatles’ın Liverpool’dan bile önce üne kavuştuğu yer Hamburg Starclub’dı. Michael bu hatırlatmadan sonra hemen lafa giriyor; meğer bizim Michael Amca yıllar önce, her hafta Starclub’a gider ve canlı Beatles şarkıları eşliğinde dansedermiş. Hımmm... Sohbet bir anda ilgi çekici bir hal almaya başlıyor, Michael anlatıyor ben dinliyorum, Beatles’ın dünya çapında üne kavuşma ihtimali, anlaşılan o zamanlar grup elemanları için bir fantaziden öteye gidemeyecek kadar büyük bir düşmüş. Tabii onların tek hayalinin yaşadıkları şehirde popüler olup biraz para kazanmak ve ilgi görmek olduğu düşünülürse, başlarına konan talih kuşunun epey büyük olduğunu söyleyebiliriz. Evet, Beatles’ın bir parçası olmak tüm grup elemanları için benzersiz bir şanstı ama bu şans aralarından birinin hayattaki en büyük şanssızlığı olacak ve geçirdiği sıkıntı dolu yıllar boyunca defalarca, John, Paul ve George’la hiç tanışmamış olmayı dileyecekti. Ringo Starr’dan önce grubun davulcusu olan ve grup dünya çapında bir fenomene dönüşmeden hemen önce sebepsiz yere gruptan atılan Pete Best’ten sözediyorum. Michael’la yaptığım sohbet beni, Pete Best’in zor günleri nasıl atlattığı ve şu an neler yaptığı konusunda küçük bir araştırma yapmaya itti. İşte dünyanın en ünlü grubunun ünsüz davulcusunun rockstarlıktan fırıncılığa uzanan ve mutlu sonla biten ilginç öyküsü...

Pete Best’in hayatı, 15 Ağustos 1962’de, ileride Beatles’ın menajeri olacak Brian Epstein’in Liverpool Cavern Club’da yanına gelerek, “Yarın sabah ofisime gelmenizi istiyorum” demesiyle değişecekti. O tarihe kadar iki yıl boyunca Beatles’la çalmış olan Pete Best, özellikle Hamburg Starclub’daki performansıyla diğer grup elemanları gibi, ufak çapta da olsa bir şöhrete sahipti ve artık, Liverpool’da da üne kavuşmanın zamanı gelmiş gibi görünüyordu. Ancak o tarihte hiç biri; ne John, ne Paul, ne George ne de Pete, uluslararası bir ünü hayal bile edemiyorlardı. Tek istedikleri, kendi şehirlerinde aranılan birer müzisyen olmaktı. Sonuçta 1962 yazında Beatles, EMI Records’la bir plak anlaşması imzaladı. Tüm grup çok heyecanlıydı, çünkü artık durumun ciddiyetinin farkına varmaya başlamışlardı. İlk plak “Love Me Do”nun son kayıtlarını tamamlayacak ve kısa bir süre sonra piyasaya süreceklerdi.

Ve, tüm İngiltere’de büyük bir şok etkisi yaratmanın hemen öncesinde, Pete Best, Brian Epstein tarafından bir toplantıya çağrıldı. Oldukça gergin olan menajer hemen konuya girdi ve Best’e, grup arkadaşlarının kendisiyle çalışmak istemediğini ve yerine Ringo Starr’ı aldıklarını üzülerek bildirdi. Pete Best kulaklarına inanamıyordu... İlk şokla evine gitti ve sabaha kadar hüngür hüngür ağladı. O sıralarda Best, 21 yaşındaydı.

O günden sonra diğer Beatles elemanları onu bir kere bile aramadılar. Yıllar sonra bir röportajında John Lennon, konuyla ilgili şunları söyleyecekti: “Hepimiz birer ödlektik. Pis işlerimizi Epstein’e yaptırıyorduk.” Pete Best, 60’ların ortalarında, Beatles’ın engellenemez yükselişi sonrasında, ağır bir depresyon geçirerek intihara teşebbüs etti, ancak sonrasında ailesinin desteğiyle tekrar hayata döndü. Bu sıralarda, yanında hep karısı Kathy vardı ve Kathy onunla Beatles’la birlikte çaldığı sıralarda tanışmıştı. Pete diyor ki; “Kathy eğer başka bir insan olsaydı, artık bir Beatle olmadığım için beni çoktan terkedebilirdi.” Pete ve Kathy, “She Loves You”nun listeleri altüst etiği yılın yazında evlendiler ve 45 yıldır da mutlu bir evlilikleri var.

İntihar girişiminden sonra Best, müziği bırakmaya karar verdi. Aslında iyi bir iş bulmak için yeterli niteliklere ve eğitime sahipti ancak bir süre iş bulamayınca kolayını seçti ve bir ekmek fabrikasında vardiyalı olarak çalışmaya başladı. Best, sonraki 20 yıl boyunca 9-5 mesaisine aynı işte devam edecekti. Bütün bu yıllar boyunca hiç davul çalmayan Best, çocuklarına bile önceki kariyerinden pek bahsetmedi. Hatta küçük kızı birgün yanına gelip; “Baba, okulda senin eskiden Beatles elemanlarından biri olduğunu söylüyorlar, doğru mu?” diye sorduğunda, gülümsemekle yetinecekti.

1988 yılı, Pete Best’in yaşamında ayrı bir dönüm noktasıydı. O yıl, eski bazı müzisyen arkadaşları, bir 60’lar partisinde davul çalması için onu Liverpool’a davet ettiler. O gece bir otelde gerçekleşen konser, inanılmazdı. Beatles’ın ilk davulcusu Pete Best’e ne olduğunu merak eden binlerce insan, salonu doldurmuştu. Konserde kardeşiyle aynı grupta çalan Pete’i annesi Mona da izledi ve iki oğlunu aynı sahnede ilk kez gören Mona, birkaç hafta sonra hayatını kaybetti. Söz konusu başarılı geceden sonra Pete Best, yeniden müziğe dönme kararı aldı. Kendi turne grubunu kurdu ve 1988’den bu yana da “Best of the Beatles” sahne şovunda hem 60’ların önemli hitlerini, hem de Beatles şarkılarını çalıyor. 2003’de “The Beatles: The True Beginnings” adlı bir kitap yazdı. Şimdiyse, 66 yaşında ve karısı Kathy, iki kızı ve beş torunuyla hayatının en mutlu günlerini yaşıyor.

Beatles’dan neden kovulduğuna gelince... Bunun asıl nedenini hala kimse bilmiyor. Kimilerine göre grup elemanları Pete’i, kendilerine göre çok daha yakışıklı olduğu için kıskandılar, kimilerine göre ise onu, çok sessiz ve içe dönük buldukları için istemediler ama şu bir gerçek ki; asıl neden kesinlikle Ringo’nun ondan daha iyi bir davulcu olması değildi.